28 Haziran 2014 Cumartesi

İlgilenmeyecekseniz " Çocuk Yapmayın! "




Çok yaramaz bir çocuk olmadı hiç (maşallah) nerdeyse beni hiç üzmedi bile diyebilirim.
Ama her zaman yanıma alıpta böyle sessiz bir an yaşamışlığımız çok nadirdir belki...
Bu da o nadir anlardan biri, öyle ki onun içinde sessiz sakin durmak zor olsa gerek. Çünkü sürekli soru sorma halinde, ve bende sürekli gercekci cevaplar vermenin peşinde :) onun için soru sormak hiç zor değil belki ama benim için cevaplaması bazen o kadar zor ki...
Şuan 4 yaşında ve sizden ne öğrendiyse her şey aklına kazınıyor sizin önemsemediğiniz sözler bile onun hafızasına girmesine engel değil. Ve de hiç bişeyi unutmaması nasıl mükkemel bişi yarrabi. Bazen dışarı da bişiler sordukların da kızıma gerçekçi cevaplar vermesi insanları şaşırtıyor hep duyulmuş sözlerden biri ( büyümüşte küçülmüş sanki) diyorlar. Bana göre normal sonuçta çocuğunuza ne kadar emek ve ilgi verirseniz verdiğiniz emeğe karşlık veriyor zaten çocuklar. Kızımın yaşında bir arkadaşın çocuğunu inceleme fırsatı buldum bir ara birde annesini.
Kızım yaşıtı olan çocuğa sordu.

Kızımın Tuvalet Eğitimi

Yaklaşık 2 aydır kafamı kurcalar dururdu bu tuvalet eğitimi araştırmadığım, kitap okumadım blog kalmamıştır.
2yaş kontrolü ve aşısı için doktorumuza gittik ve sordum ne zaman başlamalıyım?
Sizce doğrusu ne zamadır ? Doktor hanım şuan biz önermiyoruz erken dedi şaşa kaldım zira etrafımdaki herkes benim geç kaldığımı ima eden sözler sarfeder.
Gerçi çok umrumda değiller dinlemem kimseyi ya neyse.
Doktor teyzesi bana " siz kızınızı daha iyi tanırsınız halinden tavrından, şuan için sizce hazırmı diye sordu." Cevabımsa direkti Hayır kesinlikle hazır değil demek oldu. O zaman hazır olduğunda başlarsınız dedi ve teşekkür edip doktorumuzun yanından ayrıldık.

Bu olaydan 1 ay sonra...

Bağımsız Ampuller 'VAKA'


Bu abajur'ün adı vaka tasarımcısı Ian Bach abajur elektirikle çalışıyor fakat bu abajurü diğer abajurlerden farklı kılan ise, üzerinde takılı olan ampulleri yani bu ampuller bağımsız olarakta ışık verebiliyor...

26 Haziran 2014 Perşembe

Cornetto Yapımı

Evde cornetto yapmak isteyen el kaldırsın :)

Kesinlikle deniyceğim çok hoşuma gitti normal de evimde herzaman bulunur kiloluk dondurmalar ama ben sade olarak tüketmeyi sevmiyorum sağolsun koska külah çıkartıda evimden eksik etmiyorum :)

Cornetlere bayılırım burda evde nasıl cornet yapılır onu anlatıyor bence denemeye değer.

 



Önce külahlarımızı çikolata sosuna buluyoruz... Ve dondurucuya koyuyoruz Çikolatalar donmalı.



Sonra yağlı kağıtlardan külah yapıp külahımızın dışına giydiriyoruz.

Dondurma içine eklerken biraz daha akışkan olması önemli.

Üzerinede çikolata sosunu döküp fıstık fındık ne arzu ederseniz onla süsleyip tekrar dondurucuya atıyoruz.

Bir kaç saat sonra cornetimiz hazır affiyetle yiyoruz :)



 

Kahve de ne kadar kalori var?

İçine herhangi bir şey karıştırılmadığında, 1 bardak kahvenin kalorisi sadece 2!
O da içerdiği eser miktardaki proteinden ve tekli doymamış yağdan kaynaklanıyor.
Peki ya diğerlerinde? (Verilen kalori değerleri, orta boylar için verilmiştir.)
Starbucks kahvelerine ait tüm besin değerlerini starbucks bulabilirsiniz.
Sık içtiğiniz kahvelerin besin değerlerini bilmenizde fayda olabilir.
Ayrıca, çeşitli kahvelerin nasıl yapıldıkları ile ilgili kısa videoları burada bulabilirsiniz.

Neskafe (1 tatlı kaşığı ile) - 4 kkal

Espresso - 4 kkal - 75 mg kafein


McDonald Cappuccino - 130 kkal

McDonald Latte - 180 kkal

Dunkin Donuts Latte - 120 kkal

Dunkin Donut Cappuccino - 80 kkal

Starbucks Filtre Kahve - 5 kkal

Starbucks Cafe Americano - 15 kkal - 225 gr kafein

Starbucks Cafe Mocha - 360 kkal - 175 gr kafein

Starbucks Cappuccino - 140 kkal - 150 gr kafein

Starbucks Naneli Beyaz Çikolatalı Mocha - 560 kkal

Starbucks Vanilyalı Frappucino - 430 kkal - 110 mg kafein

Starbucks Sıcak Çikolata - 330 kkal - 25 mg kafein

Kahve içine fazladan koyduğumuz her bir çorba kaşığı besindeki kalorileri de aşağıda bulabilirsiniz.


Krema - 52 kkal


Yarım yağlı krema - 20 kkal

Yağlı süt - 9 kkal

Yağsız süt - 5 kkal

Şeker - 48 kkal

Toz krema - 33 kkal

Light toz krema - 25 kkal

Aromalı kremalar - 20 kkal

 

Çocuğunuz yemek yemiyormu? Bunları deneyin ;)

Bu sitede harika sandviçlerden yapılmış karakterler var özellikle yemek yemeyen cocuklar için cok ilginc tasarımlar bu tarz bir kitapta var isterseniz ben hemen edinmiştim sizede tavsiye ederim:)



"Anne yemekte ne var" Pro.Dr.Benal Büyükgebizin hazırladı harika bir kitap burda gördüklerinizden cok daha fazlası ayrıca sadece sandviçle degil tüm yemek ceşitleriyle harika sunumları var kahvaltılıklar, yemekler, meyveler şekiller o kadar harika ki mutlaka bitane edinin çocuklara sevmedigi yemekleri bile yedirebilirsiniz artık...



Uzun inci kolyeler

 

Söze önce çok şükür diye başlamak istiyorum...

Şu uzun inciler varya hani mutlaka artık herkes'te birtane var olduğuna inanıyorum :)

her gördüğümde cok yakıştırdıgım bayıldıgım sade uzun inciler bu zamana kadar ya karşıma cıkmadı yada almaya zaman bulamadım yada amann diye geciştirdim.

İnciyi bilmiyorum yakıştıramıyorum kendime ama başkasında görüncede imrenmiyo değilim hani.
Düğünüm de gercek kısa inci kolye takıldı ama sormayın şimdi hangi cekmecededir bilemiycem, beğenmiyorum kısa olanları çünkü...


Geçte olsa uzun inci modasına katıldım sanırım :)
O kadar hoşuma gittiki sormayın... Özelikle kışın kazakların üstüne çok hoş durucağından hiç şüphem yok her renginden almalıyım fiyatı da cok ucuzmuş meğer ahh nerelere vursam kafamı bilmiyorum

Benim aldığım gri tonun da aslında cok tatlı bir rengi var onun için tam gri diyemiyecegim f.makinem gelince veya yenisini alınca fotografını cekiceğim daha tatlı güzel renkler arıyorum istanbul avrupa yakasında önerebiliceyiniz biryer varmı?

Happy Weekend...


Mutlu hafta sonları diliyorum hepinize...

Ev yapımı nutella'm ile.... ^-^


25 Haziran 2014 Çarşamba

İkea Çocuk Mammut Masa Sandalye ve Latt Masa Sandalye



Herkese merhaba...

Bugün bana sıkca sorulan sorulardan birini yanıtlıycam şu ikeanın meşhur cocuklar için üretmiş oldugu mammut masa ve sandelyeler..

Bu ürünle ilgili çok sayı da mail alıyorum memnun olup olmadığıma dair. Bende burda acıklama gereği duydum.




Şimdi gelelim memnunmuyum. Kısacası hayır memnun değilim.




 






Tavsiye edermiyim. Hayır etmem acıkcası.

 

Sandalyeleri resmen işkence o bacakları sürekli çıkıyor elinizle vura vura oturtuyorsunuz her seferinde ve bu da ellerinizin sürekli olarak acıması demek. Çocuğunuz bide meraklıysa sürekli sürekli çıkartmak ve size taktırmak istiycektir.

Emin olabilirsiniz.

 

Masa da bu sorun varmı peki hayır yok takmalı değil vidalı masa ayakları keşke diyorum sandalyeleri de vidalı yapsalarmış belk ide bu kadar sorun olmazdı.

Yer acısından sorulucak olursa az yer kaplıyor taşıması kolay,

Temizlemesi belki de en cok sorulan sorulardan biri rahat temizleniyor da evet cifle süngerle tertemiz temizliyebilirsiniz.

Fakat bana sorucak olursanız çokta deyicek bir ürün değil. Benim kızım onun başında oturmak istemiyor mesela sandalyenin bacakları emin olun orda, burda kullanmıyor cünkü.

Daha cok yemek masasın da resim yapmayı seviyor.

Çalışma masası alsam daha akılıca olurmuş diye düşünmüyor değilim hani, şu kitaplıklı olanlardan hiç değilse dağınıklıgını da topluycagı güzel bir calışma masası hele ki bu sene anaokuluna başlıycak cocuk için el işi yapıcak sonraki sene derslerini yapıcak bir cocuk için kesinlikle gerekli...

Mammut masa sandalye almayı düşünüyorsanız aman canım cocuk bu bir süre kullansın sonra ben ona calışma masası da alırım diyorsanız şayet. Burda bir önerim daha olucak ozaman...

Mammut sandalye yerine ikeanın sade masa sandalye seti (Latt serisi)  var bunu tercih edin derim. Plastik sandalyenin cıkmasının derdinden kayıp düşmesinin derdinden kurtulmuş olursunuz daha güvenli bir tercih olur sizin için.




Hemde istediğiniz gibi masa ve sandalyeyi kendi zevkinize görede renklendirip süsleyebilirsiniz.


 


 











İkea Latt Çocuk Masa Sandalye

 

Nasıl olucak o iş nasıl güzelleştirebilirim diyorsanız bir sürü secenek sunabilirim size... Hemde çocugunuzun daha çok ilgisini çekicek bir masa elde ediceksiniz.

Bir ikeadan masa ve sandalyenizi aldınız.

Şimdi mutfak bölümüne gidip duvara monte edilen masanızın boyuna uygun bir askı aparatı almak ve onun üstüne boyalarını koyucagı renkli kaplardan almak yeterli olucaktır. Bundan sonrası sizin zevkinize kalmış istediğiniz gibi düzenlemek sizin elinizde...

 



 

Biri de benim çok sevdiğim şeylerden biri hata bunu üstteki resimde ki masanın üstüne bile uygulabilirsiniz.

Bunun için ise bir yapı marketten chalkboard boya yani kara tahta boyası almanız yeterli...

 



 

Ayrıca masanın kenarlarını ve sandalyelerinide istediğiniz renge boyamanız mümkün, Eğer dikiş yeteneğinizde varsa sandalyelerin üzerine minderler bile dikebilirsiniz...

Rulo yapışkan kağıtlarla da rengarenk güzel masa ve sandelyelerde elde edebilirsiniz. Hayal gücünüzü kullanın yeter. Az maliyetle daha kullanışlı ürünler elde etmek mümkün..

Bundan sonrası size kalmış ummarım sorularınızın cevabını verebilmişimdir. :)

Sevgilerle...

İkea ile ilgili yeni yazılar girmemi tekrar istermisiniz?




Evet,Bir Bardak Daha Çay İstiyorum (Yes I Would Love Another Glass of Tea)


Katharine Branning Tanıyormusunuz? Desem eminim bir çoğunuz hayır diyebilir.

Ama şöyle özetlersem nerdeyse hergün çaykur reklamında ki gördüğünüz amerikalı yazar desem hepinizin aklına gelir.

Hani reklamlarda da diyor ya "Çayımızı dünyaya tanıtan yazar" diye evet ondan bahsediyorum.

 

Katharine Branning kitabı aslında çıkalı çok oldu ama çaykur reklamıyla bu sıralar gündemini korumakta ve ben kendisini çok tebrik ederim o kadar güzel bir sunumla bizi dünyaya tanıtmış ki çok sevindim şimdi o sunumunu size izletmek istiyorum ve de sunum da yaptığı o güzel konuşmayı paylaşmak istiyorum izninizle.

Branning, Türk çayını şöyle anlatıyor:


“Türk çayı için ‘tavşan kanı’ derler. Siyah ya da yeşil değildir, kırmızıdır. Tıpkı, her vatansever Türk’ün damarlarından akan kan gibi… Tıpkı, göklerde gururla dalgalanan bayrakları gibi… Eşsiz güzellikte olan halılarındaki kırmızı yün gibi… Tıpkı, ilkbaharda açan ateş kırmızısı laleler gibi kendisine çok benzeyen bu çay bardağına yansır.”

 




“Türk çayı sıcaktır; Anadolu topraklarını ısıtan güneş gibi… İçinizi ısıtan coşkulu Türk müzikleri gibi… Yemekleri, şehirleri, spor takımları, Türklerin hayatlarının her anındaki yaşama sevinci gibi…”

 




“Türk çayı demlenir. Bir Türk sallama çayı çay saymaz. Karadeniz Bölgesinde yetiştirilen çay, daha sonra Türkişye’nin her yerinde sürekli demlenir. Herzaman servise hazırdır. Türkiye’de ‘kahvaltı hazır’ demezsiniz; ‘çay kaynadı’ dersiniz. Çay aynı Türkiye gibi bir mozaiktir. Miras, kültür, tarih, gelenek ve bir çok etnik grubun biraraya gelerek kaynaşması gibi… Türk olmak demek, Türkiye Cumhuriyeti ile bütünleşmiş olmak demektir.”

 




“Türk çayı sadedir. Sütle beraber içilmez. Berraktır; tıpkı, bir Türk’ün yüzü gibi… Herzaman anlaşılabilir, bir şey saklamaz, Türklerin komşularına gösterdikleri kalpleri gibi…”




“Türk çayı sürekli içilebilir. Çay keyfinin bitmesine imkan yoktur. Bütün gün boyunca içebilirsiniz. Çayın altı sabahtan akşama kadar herzaman açıktır. Ülkenin dağları, ovaları, doğal güzellikleri ve çalışkan insanları kadar cömerttir.”

 




“Türk çayı, müzik gibidir. Müzik kültürüyle yetişmiş ve bir çok yetenekli müzisyeni barındıran bir ülkedir Türkiye… Pop müzikten folk müziğe, arabeske kadar geniş bir müzik stilleri var. Çayı karıştırırken duyduğunuz melodi, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir melodidir. Sanıyorum, Türkiye’nin her bir köşesinde evlerdeki, ofislerdeki, marketlerdeki, feribotlardaki bu sesler biraraya gelse, ülkenin en güzel harmonik melodisini oluşturur.”

 




“Türk çayı, arkadaş canlısıdır. O, hiçbir zaman yalnız içilmez. İlla ki, yanınızda biri olmalıdır. Eğer bir Türk sizinle arkadaş olmak istiyorsa ilk teklif edeceği şeydir çay… Türkler yalnız, tek başlarına iş yapmazlar. Başkalarıyla birlikte olmayı severler. Geniş düzlüklerde aileleri ve hayvanlarıyla sıcak ilişki geliştirebilmiş ataları gibi hayatı başkalarıyla paylaşılarak değerli kılınan bir şey olarak görürler.”

 




“Türk çayı demokratik bir içecektir, herkes içebilir. Demokratiktir; Atatürk’ün izinde kurdukları ve 88 yıldır yaşattıkları devletleri gibi… Türk çayı sadedir, dolaysızdır, kolayca demlenir. Ve bu yönüyle Türklerin hayatı yaşamak için seçtikleri tarzı yansıtır. Çay sade olabilir ama herzaman Türklerin  hayat tarzının temelleri olan saygı ve sevgiyle ikram edilir.”

 




“Türk çayının acelesi yoktur; yoğun bir günün ortasında asude ve dingin bir iklime çağırır insanı. Türkiye’ye gittiğinizde öğreneceğiniz ilk ifadelerden biri ‘Sorun Yok’tur. Yavaş yeme hareketinin önemli bir unsurudur çay. Bu yaz Türkiye’de çayı gereğinden biraz daha uzun içtiğim için birisi tarafından hafifçe azarlandım.”

 




“Türk çayı barışçıldır. Bir bardak çay, nereye giderseniz gidin, size ikram edilir. Evlerde ve işyerlerinde ikram edildiğinde, bir barış mesajını da size taşır. 13. yüzyılın büyük sufi şairi Rumi’yi (Mevlana) hatırlatır. Gel tanış olalım; yavaş yavaş bu çayı içer gibi… Gel şu günün hay huyunu bir kenara koyalım; birbirimizi tanıyalım. Gel bir bardak çay paylaşalım. Belki ısınırız onunla ve arkadaşlığımız doğar. Gel hayatı ısıtalım.”

 




Bunun için kitabımın adını “Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum” koydum. Türkiye’nin Ortadoğu’daki barış yapıcı rolü üzerine çok tartışma var. Ben bir siyaset bilimci değilim, ben hikayeler anlatırım. Ama barış dolu bir dünyada yaşamak istiyorum.

 

Bu kitabı yazmaktaki amacım, Türkiye hakkındaki ümidimi Amerikalı kardeşlerimle paylaşmak. Türkiye, bölgenin yükselen bir değeri olarak, bizlere bölgenin rasyonal, entelektüel ve barışçıl yüzünü gösterebilir. Ve daha iyi bir geleceğin inşasında taşıyıcı bir rol üstlenebilir. O halde benimle beraber bir bardak çaya ‘Evet’ diyin ve iki ülke arasındaki diyaloğa ‘Evet’ deyin.”


 



 

Eğer kitabını alıp okumak istersiniz ki okuyun derim ;)

 

İngilizce diliyle Yes I Would Love Another Glass of Tea bu linke tıklayarak alabilirsiniz kitabını.

 

Türkçe diliyle de Evet,Bir Bardak Daha Çay İstiyorum bu linke tıklayarak alabilirsiniz.

Bolu Abant mı? Yoksa Sapanca mı? Diye soranlara gelsin...



Bir önce ki postta bolu abant'da çektiğim fotoğrafı paylaştım.
Orayla ilgili bir kaç bişi de eklemek istedim şimdi.
Merak edenler olur gitmek isteyenler olur diyerek.
Hafta sonu gidilicek yerler arasında bence bolu abant ama günü birlik gidip dönmeyi düşünürseniz bir kez daha gözden geçiriniz bu fikrinizi.
Şayet istanbul da oturuyor ve hafta sonu bir kaçamak yapmak için uzaklaşmak istiyorsanız doğru bir yer değil.
Sebebine gelince mesafe uzak, ortalama 3 saat gidiş 3 saat geliş dersek zaten gününüzün çoğunluğu yolda geçiyor. Eve yorgun argın dönmüş oluyorsunuz ki dinlemek rahatmak için gidiceğiniz için hiç gerek yok.
Ama 1 gece kalırım ben arkadaş derseniz hemen abant gölünde büyük abant oteli var orada kalmanız mümkün.




Abant gölünün kıyısın da bir kafe var :) Gülüyorum sebebine gelince anladınız onu siz...
Feci pahalı sadece 1 türk kahvesine 8tl vericekseniz buyrun.
Onun dışında bir tren var :)
(hızlı gitmiyor en az hızı 5km) abant gölünü gezdiriyor durmadan 30 40 dkyı buluyor bu seyahat ona da kişi başı 3tl ödüyorsunuz.
Ya da yok ben trene binmem derseniz de bir secenek daha var faytonlar :) fiyat konusuna gelicek olursak belli bir fiyatı yok adamlar yüzünüze bakıyor ve ne koparırsam kar amacıyla diledikleri fiyatları söylüyorlar inan 100tl binenler bile varmış.

Ayrıca otel önünde kiralıyabiliceğiniz bisikletler var. Zamanım olsaydı keşke binmeyi çok isterdim onunla ilgili de fiyat belirtemiyorum malesef.
Eğer bolu abant mı yoksa sapanca mı diye ikisi arasında kaldıysanız !
Kesinlikle bolu abant derim.
Boluya gelmeden sapancaya da gittim inanın hiç bir şey yoktu.
Belki farklı yerlerin de güzelikleri vardır kendine göre ama ben hiç bir şey görmedim. :/



Abanta geçen hafta sonu gittim.

Birde kışın görülmesi gerek diyorlar kısmetse kışa da gidersem ozaman da kış abantı nasıl oluyormuş ondan da bahsederim size..

Şimdilik ben kaçar ve tatile gitmeyi isteyenlere iyi tatiler dilerim...



 



Kendini "Çok Çok İYİ " hissetmek diye birşey var evet.

 



Kaç gündür bloga yeni yazı girmeliyim diye düşünürken bir sürü aksilikler yaşadım bir hafta da.
Hani bazen olur da içiniz de bir yerlerde çok sevdiğiniz duygular olur ama hep içinize atar dile getirmezsiniz, ya da sevdiğinizin farkında bile olmadığınız şeyler olur sonra ne çok sevdiğinizi anlarsınız bazı şeyleri.
Bunları gördüm bunları yaşadım ben bu hafta...
Sanki duygularımın, hislerimin, sevgilerimin, nefretlerimin yerleri değişti, ya da daha da belirgin olup gün yüzüne çıktılar. Evet bu hafta biz burdayız dediler içimde...
Üstlerinde ki toz perdesi kalktı resmen, sanki bir at gözlüğü varmış gibi yıllardır gözümde.
O kadar net oldum ki, bazılarına ağır geldim, bazılarına sıcak geldim, bazılarına yalansız dobra dediği dedik geldim.
Oysa ki ben hep böyleydim....


Sadece bazen olur ya karşınız da ki insan kırılmasın diye, içinize atarsınız bazı şeyleri ya da içinize atmak değilde susarsınız yeter ki karşınızda ki insan alınmasın, gücenmesin, kırılmasın diye...
Oysa ki hiç gerek yokmuş bunlara... İçinize atığınız söylemediğiniz ne varsa sizde kalıyor, içinize atıyorsunuz ve gün gelip bu yükler size de ağır gelmeye başlıyor inanın hiç gerek yok hemde hiç..
Atmayın içinize hiç bir şey atmayın... Karşınız da ki insan sizin söylediğiniz şeylerden alınıcak, darılıcak, kızıp küsücek bir insansa zaten sizin yanınız da olmaması gereken bir insandır. Emin olun.
Bırakın sizi siz olduğunuz için sevsinler, bırakın sizin " Kendiniz " olmayı sectiğiniz de buna katlanamayanlar çekip gitsinler hayatınızdan... Zaten sizinle değillerdi ki... Onlar sizin hayatınızda " kendilerine duymak istedikleri" şeyleri söylediğiniz için hayatınızdalardı.
Yani şimdi hiç bişi eskisi gibi değil... Çünkü şimdi siz kendinizsiniz. Yalansız, dolansız kendinizi okadar iyi okadar güvenli hissediceksiniz ki inanın bana :)
Bu hafta bunu yaşadım ben gözümden kalktı bir sis perdesi.. Herkesin yüzünü daha net görür oldum.
Sevgilerimi daha çok belirginleştirdim. İstemediklerimi ise direk sildim.... Ne gerek var ki hoşlanmadığım insanların etrafımda dolanmalarına.
Şimdi okadar çok şeyi seviyorum ki neler neler farketim kendim de.. Yapmak istediğim ama ertelediğim ne çok şey varmış meğer..
Şimdi ben o ertelediğim ve yapmak istediğim herşeyin listesini yapıyorum sırasıyla herşeyin...
Hayat çok kısa ertelemeye gelmez.
Bunu unutmayın emi.
Sevmediğiniz pozitif gelmeyen sizi iyi hissetirmeyen herkesi çıkarın hayatınızdan
İnanın rahatlıycaksınız...

Sevgiyle, Kalbiyle bakan herkese sevgilerimle...

Ev yapımı katkısız ( NutellaTarifi )


Evet gelelim şimdi vereceğim dediğim sarelle veya nutella da diyebiliriz tarifine :)

Ben nutella sevmem :) aylardır da evime girmemiştir. Kızım bir gün kahvaltı da anne nutella olsaydı keşke dedi diye bir gece üşenmeden kalkıp yaptım bu tarifi sabah kızıma da eşime de süpriz olmuş oldu. Tadı nasıl dı diyecek olursanız harikaydı zaten yaparken kendi damak tadınıza nasıl uygunsa nasıl size daha lezzetli geliyorsa öyle yapın malzemeleri çok basit, özellikle içinde yumurta ve margarin olmaması katkı maddelerinden daha uzak bir nutella elde etmenizi sağlıyor.

Şimdi gelelim tarifine..



Ev yapımı nutella ( Saralle yapmak için )
(yumurtasız - margarinsiz )

Malzemeler

• 1 su bardağı pudra şekeri
• 1 yemek kaşığı kakao
• 80 gr çikolata ( isteğe bağlı artırılabilir)
• 1 çay kaşığı vanilya
• 2 su bardağı kavrulmuş fındık

Yapılışı
1. Fındığı önce tavada veya fırında kavurun yagı cıkıp üstleri kızarıncaya kadar daha sonra rondo da macun kıvanına gelen kadar çekin. ( önemli nokta çok iyi çekmeniz macun gibi olmalı)
2. Üzerine pudra şekeri, vanilya, kakaoyu katıp tekrar karıştırın.
3. Çikolatayı parçalara ayırıp bir kaseye alın.
4. Sıcak su dolu bir kabın içinde çikolataları kaseyle birlikte benmari usuluyle eritin.
5. Erittiğiniz çikolatayı hızlı hareketlerle rondodaki karışımın içine ekleyin ve tekrar 2-3 dakika karıştırın. ( Eğer sürülebilir kıvamda değilse çikolata oranını artırıp aynı işlemi yapın) ( İsterseniz çikolata eritirken 1 çay bardagı kadar süt koyabilirsiniz 1 çay bardağından fazla olmamalı yanlız.)
6. Saralleyi kavanoza koyup kapağını kapatın ve bir gün dolapta beklerse daha da lezzetlenir çikolatanızı bir ay kadar süreyle dolapta tutabilirsiniz.

Ama 1 aya kalmadan biteceğine garanti veriyorum. :)

Yapıcak kişilerden kesinlikle yorum bekliyorum yanlız.. ;)
Çikolata tadında tatlımı tatlı bir hafta geçirmeniz dileğiyle...

 

18 Haziran 2014 Çarşamba

İlk Merhaba

39e7243c4b82425f19743dd6388419b6

Herkese Merhaba...
Daha önce takip eden takipcilerim tanırlar beni objektifimeyansiyanlar blogunun kurucusuydum.. Ta ki bugüne kadar artık yeni bir adresle tekrar karşınızdayım.

Burada neler mi bulacaksınız. Hayatın içinden, herşey den bir parça..

Moda
Dekorasyon
Bebek ve Çocuk gelişimi
Sağlık
Kendin yap Fikirleri ( DIY) 
Pratik Yemek Tarifleri
Çocuklar
Pratik Bilgiler
Güzellik
Diyet Zayıflama
Kampanyalar

Daha da fazlası burada olucak.

Beni takip etmeye devam edin... :)